FATİHA SURESİNİN HİKMETLERİ
Canibim.Com

FATİHA SURESİNİN HİKMETLERİ - Canibim.Com

                               FATİHATÜL KİTAB

 Bilmek gerektir ki, FÂTİHA sûresinin üç meşhur adı vardır.

Biri:FATİHATÜL KİTAB’dır.

Biri:ÜMMUL KUR’AN’dır.

Biri:SEB’AL MESÂNİ’dir.

 Kur’an onunla açıldığı için FATİHATUL KİTAB dediler.

 Ümmül Kitab denilmesinin sebebi, O, Kur’an’ın aslıdır.Kur’an  O’ndan sonra başlar.

 Ve Seb’al Mesânî denilmesinin sebebi, Fâtiha’nın ittifakla yedi âyet olması kabul edildiğindendir.(1)

(1)Sûre-i Celîlet-üşşan’ın yedi âyeti olmakla ona Sebi’denildi.Rivayete göre bir kere Mekke’de, bir kere de Mekke-i Mükerreme’de nüzül ettiği için Mesanî denildi.Rivayete göre ilk kere Mekke’de namaz farz olunduğu zaman nâzil olmuştur.Ve bir kere de Medine-i Münevvere’de Kıble, Beytullah’a değiştirildiğinde nâzil olmuştur.Bir de namazın her rek’âtında tekrar edildiğinden MESANİ denildi.-Kara Davut’un Şerh-i Delâil-i Hayrat’ından-

Kimileri:

-Mekke’de inzal buyuruldu!

Kimileri de:

-Medine’de indi!derler.Kimileri de:

-Bir kere Mekke’de, bir kere de Medine’de nâzil oldu!derler.Ama,doğru olan kavil Mekke’de nâzil olduğudur.

 Bismillâh’ın başındaki “B”(min ve an) gibi Cer harfidir, taallûk ettiği, ilgili bulunduğu kelime hafzedilmiştir.Yâni ortada yoktur.Bu, (Ebtediü Bismillâh) demektir ki (Allah’ın adı ile başlıyorum) demektir.(BA) daki elif harfi kelimeyi hafifletmek için ve dilde de çok çok zikredildiğinden dolayı, düşmüştür.

Kimileri:

-Buradaki(isim) kelimesinden murad, Müsemma yâni adlandırılandır ki o da (ayn-ı zatullah’tır) dediler.

İMAM-I HALİL dedi  ki:

-Allah, ism-i câmidir.(Yâni iştikakı, başka bir kelime çıkarılması mümkün olmayan bir isimdir.(Yalnız hak Teâlâ Hazretlerine hâstır, mahsûstur.Başkasına ad olamaz.İsm-i Zattır.Bu isim Allah’ın bütün sıfatlarını bir yerde toplamıştır.)

 Kimileri bu ismin müştak olduğunu, yani bir kökten alındığını söylerler.Kimileri de:

-Hiçbir kökten alınmamıştır!derler.

 Seyyid-i Şerif Cürcanî(1) (Allah ona rahmet eylesin) Keşşaf hâşiyesinde (incelemesinde) der ki:

-Allahü Teâlâ Hazretlerinin zâtında bütün halk şaşkınlık içinde olduğu gibi, Allah’ın ism-i zatındaki Allah isminde de şaşkınlık içindedirler.

 Kaadı(Beyzâvi)(2) Tefsirinde der ki:

VE HUVALLAHU FİSSEMÂVÂTİ VE FİL ARDI İLÂHÜN

-Allah ism-i alem (özel ad) değildir.Eğer böyle olsaydı fesat lâzım gelir.Kur’an-ı Kerim’de bu böyledir:

 Eğer bu isim özel ad olursa gökler ve yer ona zarf, (içinde bulunduğu yer) olurdu.Bu ise olmayacak şeydi.Çünkü ALLAH ismi sıfattır.Mevsufu, tavsif edileni de yere ve göğe ülûhiyet ile hâkim olan Hak Celle ve Alâ Hazretleridir.Bu yolda haberler çoksa da biz, bilinmesi kolay olsun diye bukadar bir çeşni vermeği yeter gördük.

 ERRAHMÂNİR RAHİM’e gelince:

İbn-i Abbas (R.Anh) der ki:

-Bunlar birbiri içinde Allah’ın iki ismidir.

İmam-ı Müberred dedi ki:

-Errahman âm, yâni kavramı geniş, umumî bir isimdir.Kâfirlere ve iman edenlere rızık veren (Râzık) mânâsınadır.Errahîm gufran eden, bağışlayan, affeden(GAFİR) anlamındadır.Ahiret’te mağfiret(bağışlama) yalnız mü’minlere mahsus olacaktır.(1)

 Öyleyse Errahman mânâ yönünden geniştir, umumîdir, mânâ yönünden  hâstır.

 Ama, BESMELE’de ihtilâfa düşülmüştür.Medineliler:

-Bismillâh, Fâtiha’dan değildir.Oteki sûreden de değildir.Teberrük için BİSMİLLÂH ile başladılar! Dediler.

 Mekkeliler ise:

-Fâtiha’dandır.Fakat Fâtiha sûrelerinden ayırmak için yazıldı!İlk âyet, BİSMİLLÂHİR RAHMÂNİR RAHÎM’dir!Son âyet de SIRATELLEZİN’eden sona varıncaya kadar olan âyettir!dediler.

(1)RAHMAN, Dünya ve Ahiret’te kâfirlere ve mü’minlere rızık veren ve acıyan, RAHÎM ise Âhiret’te yalnız mü’minlere acıyan anlamına geldiğine göre (Bismillâhir Rahmânir Rahîm) in tam Türkçesi şöyle olur:”Dünya mü’min ve kâfirlere, Âhiret’te mü’minlere acıyan ALLAH adiyle başlarım.”

 Besmeleyi Fâtiha’dan saymayanlar ise âyetin başı:Elhamdü Lillâhi Rabbül Alemîn’dir.Son âyet:Gayril mağdubi aleyhim velâddâlin’dir! Derler.

 ELHAMDU LİLLÂH’a gelince:

 Bu âyetin mânâsı:”Allahü Teâlâ Hazretleri hamd’e ve öğmeye müstehakétır.      Bu deyişte halka şu bildiri var:

-Elahmdü lillâh!deyin.

 RABBİL ÂLEMİN’e gelince:

 Buradaki Rab kelimesi Mâlik veya terbiye anlamında, mânâsındadır.Zirâ Allah, âlemlerin Mâlik’i ve sahibidir.Ve âlemleri terbiye edicidir.(Rızık vericidir.)Âlem kelimesinin doğduğu kök alâmettir.Yâni Allah’ın yaratıcı, yapıcı olduğuna delil ve işarettir.

 Hak Teâlâ Hazretlerinin bin âlemi vardır.Bunun altı yüz tanesi denizde, dört yüz tanesi karadadır.

Mukatil(R.Anh.)

-Hak Teâlâ Hazretlerinin seksen bin âlemi vardır.Kırk bini denizde, kırk bini karadadır!dedi.

 Hazreti Vehb(R.Anh) da:

-Hak Celle ve Alâ Hazretlerinin on sekiz bin âlemi vardır.Dünya, o âlemlerden birisidir!dedi.

Hazret-i Kâ’bül Ahbar(R.Anh):

-Alemlerin sayısının ne kadar olduğunu ancak Allahü Teâlâ bilir!Nitekim şöyle buyurur.

VEMÂ YA’LEMU CUNUDE RABBİKE İLLÂ HÛ

(Müddessir Sûresi, Âyet:32)

(Allah’ın askerlerini ancak kendisi bilir.)

 MÂLİKİ YEVNİDDİN’e gelince:

 Asım ve Kesâi onu Meliki Yevmiddin okurlar.Mâlik kadir, kudretli mânâsına gelir.Zirâ Allah, âlemi yoktan var etmeğe kadirdir.Melik, padişah mânâsındadır.Ama Mâlik’te bir harf fazlalığı vardır ve sevabı da daha artıktır, çoktur.                                                              

İYYAKE NA’BUDU’ye gelince:

 Bu”Seni tevhit ederiz, hem de sana ibadet etmekle itaatli oluruz!” demektir.

VE IYYAKE NESTAİN’e gelince:

Bu da Senden ibadet etmeğe yardım dileriz’dir.

İHDİNESSIRATEL MUSTAKÎM ise:

-Bizi doğru yola ilet! Demektir.

Hazret-i Ali(K.V):

-Bu, doğru yolda sâbit eyle, demektir!dedi.

Sırat, sırat ve zirat demek de doğrudur, üçü de lûgattır.

 İbn-i Abbas (R.Anh) dedi ki:

-Sırat-ı Müstakîm’den  murad İslâm Dini’dir!

İbn-i Mesud (R.Anh):

-Sırat’tan murad Kur’an’dır!dedi.

Said bin Cübeyr(R.Anh) ise:

-Sırat’tan murad Uçmak, Cennet yoludur!dedi.

Sehl bin Abdullah ise:

-Sırat’tan murad Sünnet ve Cemaat yoludur’dedi.

Ebûl Aliye ise dedi ki:

-Sırat’ın lûgât mânâsı açık yol demektir.

 SIRATELLEZİNE EN’AMTE ALEYHİM’e gelince:

-Yarabbi, onların yolunu bize ver ki Sen onlara hidayet ve Tevfik ile, nimetler vermiştin!demektir.

 İkrime Hazretleri de:

-Onlara Sen iman üzerine sâbit ve müstakîm olmamakla in’am etmiş, nimet vermiştin!demektir!dedi.

 GAYRİL MAGZÜBİ ALEYHİM’e gelinte:

-Yâni onlara gazap olunmamışdır, üzerine gazap olunan Yahudilerdir.Böylece gazap kâfirlere intikam etmektedir.Böyle olunca Hak Teâlâ Hazretlerinin gazabı Mü’minlere lâyık değildir.

VELADDÂLİN’e gelince:

-O da:Hidayetten azmadılar, doğru yol üzerinde daima kaldılar!demektir.

 İmdi, Daâl’in sonu heâk olmaktadır.Heâk olmak kâfire yakışır.Bunlardan murad NASARA’dır.

AMİN’in mânâsı:

-Allah’ım benim yakarışımı işit ve kabul et!demektir.

 Resûl-i Ekrem(S.A.V) dedi ki:

-FATİHATUL KİTAB , ŞİFAUN MİN KÜLLÜ DÂİN Kur’an’ın Fâtiha sûresi bütün hastalıkların şifasıdır!

 İbni Abbas (R.Anh) Hazretleri dedi ki:

-Resûl (S.A.V)  Hazretleri:”Her kim Kur’an-ı Azîmüşşan’a kendi bilgisi ile mânâ verse, yerini Cehennem’de hazırlasın!” diye buyurdu Hamdolsun o padişaha ki ortaktan, benzerden ve eşten münezzehtir.

 Resûl-i Ekrem buyurur ki:

-Hayrüküm men teallemel Kur’ane ve allemehu.-Sizin hayırlınız o dur ki Kur’an öğrenmiş ve Kur’an öğretmiştir.

 Nakledilmiştir ki, Kur’an’ın misli yeryüzünde akan suya benzer.Şaşılacak şey budur ki, suda hayat-ı nefis vardır ve Kur’anda hayat-ı kalb vardır.Eğer su gökten bırakılıp bir uğur, bir yönden gelseydi, yerler helâk olurdu.Kur’an da gökten bir uğurdan, bir yönden bırakılsaydı, Arşı Alâ ve Kürsi ve gökler takat getiremezdi.Böylece madem ki can tendedir, ten suya doymaz, ruh da ilme doymaz.

 Nimet, iki türlüdür.

Biri:Zâhir NİMET.

Biri:Bâtın NİMET.

 Zâhir, açık nimet:Mal mülk, rızık ve sağlıktır.

 Bâtın nimet:Marifet, hikmet, ilim, hidayet ve muhabettir.

 Resûl(S.A.V) Hazretleri dedi ki:

Her kim AMME YETESAELÜNE Sûresini okursa imanın yok olmasından emin olur.Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretleri rızkını genişletir.Dünyanın bütün dağlarınca sevap verir, ölmeden Cennet’teki yerini görür.

 Her kim TEBÂREKE Sûresini okursa Kadir Gecesi’ni ihyâ etmiş, canlandırmış gibi eline sevap girer.

 Her kim KIYAMET Sûresini okursa ben ve Cebrâil Kıyamet Günü’nde o kişi için tanıklık, şehadet ederiz ve:

-Bu kişi mü’mindir deriz..

(O kula ne saadet ki tanığı, şahidi Muhammed(A.S) ile Cebrâil (A.S) dir.

 Resûl (S.A.V) devam ederek buyurdu ki:

-KUL YÂ EYYEL KÂFİRÛN-“Ey Muhammed, yâ kâfirler de” sûresini Kur’an’ın dört bağışından bir bağışıdır.Fâtiha Sûresi yedi âyettir.Yirmi dört kelimedir ve yüz yirmi harftir.Kulhuvallahü, Kur’an’ın 3 bağışından bir bağışıdır.Her kim bir kez Fâtiha Sûresini okusa Hak Celle ve Alâ Hazretleri:

-Ey feriştehlerim!der, siz tanık olun, ben o kolumu yarlıgadım, bağışladım.Kabir azabından emin ettim.

 Her kim beş vakit namazda her rek’âtta bir Fâtiha ve bir kez Kul Huvallahü okursa o kişi her günde Kur’an’ı kırk kez hatmetmiş gibi sevap bulur.Çünkü gecede ve gündüzde beş vakit namaz, farzları, sünnetleri, vitri ve vâcibi ile kırk rek’âttır.Böylece bir kişi bu usulde namazını kılsa Kur’an’ı kırk kez hatmeylemiş gibi sevap bulur.Çünkü Kul Huvallahi Ehad Kur’an’ın bir bağışıdır.Fâtiha iki bağışıdır.Her rek’âtta iki hatim olur.

 Resûlâllah(S.A.V) devamla buyurdu ki:

-Ummetimin ibadetinin en üstünü, en faziletlisi Kur’andır.Ama Kur’anı, üstad önünde okur gibi okumak gerektir.Kur’an’ın dış âdabının şartı üçtür.Şöyle ki:

-Abdest ile Kıble’ye karşı diz çöküp üstad önünde oturur gibi tâzim ile oturmak ve harflerini, kelimelerini, âyetlerini tane tane okumak.

2-Kur’an hükmüne nazar etmek.

3-Ayda bir kez Kur’anı hatmetmek yahud günde bir kez hatmetmek.Böylece onun sevabı budur ki, namaz içinde ve Kıyamda Kur’an okuyana yüz hasenat vardır.Otururken okuyana elli hasenat vardır.Namaz dışında okuyana on hasenat vardır.

 Kur’an’ın bâtın âdâbı şudur:

1-Kur’an’ın azametini ve Hak Sübhânehu ve Teâlâ’nın azametini düşünüp Kur’an okunmalı.

2-Gönlünü Kur’an’ın yüzüne karşı vermelisin.

3-Aradan şehvet perdesini, gönüller perdesini giderir isen Kur’an’ın nuru ile gönlün apaydınlık olur.Zâhirinde, yüzünde ibadet gülleri açılır.Bâtınında, içinde ve ruhunda, mârifet yemişleri biter.Öyle de olunca Dünyada ve Ahiret’te Kur’an’ın saadeti ile mutlu olursun.

 Câfer ibni Muhammed(R.Anh) Hazretleri dedi ki:

-Kur’an dört itibar üzerinedir.Biri:ibadettir.Biri:işarettir.Biri:Letâifitir.Biri:hakaiktir.

 İmdi, ibadet:Halk içindir.İşaret:Havas içindir.Letâif:evliyâ içindir.Hakayık:Enbiyâ içindir.

 Kimileri der ki:

-İbadet SEMİ’kulak içindir.İşaret akıl içindir.Letâif müşahede içindir.Hakayık muayene içindir.

 Hamdolsun o padişaha, Yüce Yaradan’a ki bizi iman ehli eyledi.Ve Salâvat o Allah’ın Resûlü üzerine olsun ki Hâtemül Enbiyâdır ve İmâmül Etkıyâ’dır.

 

 

        

Tüm MAKALELER