TASAVVUF VE TERAPİ
TASAVVUF VE TERAPİ - Canibim.Com

Günümüz Türkiye’sinde maalesef batı güdümlü psikolojik tedavi yaklaşımları etkisini halen sürdürmektedir. Örneğin; Müslümanlarda intihar oranının batıya göre çok düşük seviyelerde olmasının bilimsel araştırmasını yapan elle tutulur bir çalışma mevcut değildir. İnsanın kendisini tanımasını sağlayan üç zekâdan ikisi olan duygusal ve rasyonel zekâ alanları, batının sözde değerleri ile parsellenmiş ve bize de ithal edilmiştir. Oysa İbn Arabiler, Hz. Mevlanalar, Yunus Emreler, bize ait ve bu konuda başvurulacak eserleri olan değerlerimiz değil mi? Bugün ABD’de Mesnev-i Şerif manzum eserler arasında en önlerde yer almıyor mu? Kişinin kendisini tanımaya yarayan, diğer bir zekâmız ruhsal zekâmızın gelişmesi ise İslam’ı dinamik yaşayıp, her gün kabımıza mümkün olduğunca hikmet ve marifet incilerinden doldurmamıza bağlı. Hikmet ise nefsi bilmekle başlar.

Yunus Emre’nin buyurduğu gibi: ”İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır” Kendini bilmek; sadece kitap okumakla olmaz, ruhu derinden etkileyen Tasavvufi terbiye ile olur. Bir Mürşid-i Kamil’den feyz alınır. Tevazu, zerafet, hürmet, edep ve muhabbet ile Efendimiz’in (s.a.s) ahlakı ile ahlaklanmak gerekir. O zaman insan nefsin kötülüğü emredici boyunduruğundan sıyrılıp, ruhi hastalıklarını iyileştirir.

Modern Psikoloji ile Tasavvuf arasında çeşitli farklılıklara değinecek olursak;

- Psikolojinin amacı insan davranışlarını incelemek, kontrol etmek ve insanın akıl sağlığını koruyarak kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmaktır. Tasavvufun hedefi ise insana önce kendini tanıtmak, ruh sağlığını koruyarak insanın kendini aşmasını sağlamak ve sonra da Allah’a ulaşmayı öğretmektir.

- Psikolojik tedavi hasta ile psikoloğun diyaloğu etrafında dönerken tasavvufta ise bir ilâhî tecrübe söz konusu olduğundan değişim, derin ve süreklidir.

- Modern psikolojinin en fazla 100-150 yıllık bir geçmişi vardır. Tasavvuf ise en az on iki-on üç yüzyıllık bir tarihe sahiptir. Bu yüzden tasavvuf, psikolojiyi pek çok alanda aşar.

- Psikoloji madde ve fani dünya ile sınırlı iken tasavvuf sonsuz bir âlemle irtibatlıdır. Hatta tasavvufun kemâl olarak ileri sürdüğü hasletler psikolojide hastalık, hezeyan olarak ele alınabilmektedir.

- Psikolojide başarısızlık durumunda sunabilecekleri pek fazla bir şey yoktur. Oysa tasavvuf her durumda insanın yalnız olmadığını, başarı ve başarısızlıktan çok insanın bu iki durumdaki hâlinin önemli bulunduğunu öne çıkarır.

- Tasavvuf, İslâm ile bağlantısını her zaman sürdürmüştür. Modern psikoloji din ve maneviyâtı neredeyse hayatın dışına çıkarmıştır. Fakat günümüzde bazı psikiyatristlerin görüşü: Sinir ve ruh hastalıkları ve hatta bunların başlangıç dönemleri olan rûhi davranış bozuklukları hallerinde, tedavi için, ilaçlar yanında yapılacak tek şey manevi psikoterapidir.

Çağımızın tüketim toplumlarında (özellikle batıda); nefis maddi olarak doyum sonrası manevi bir boşluğa düşmektedir. Sürekli; ben, bana diyen bencillik ilkesine sahip olanlar, devamlı hava ile şişirilen balon misali bir noktadan sonra patlama yaşamaktadır. O yüzden; maddi refah düzeyleri üst seviyede olmasına rağmen majör depresyon ve intiharlardan kurtulamamaktadırlar.

Allah (c.c)  Ruh ve bedeni bir bütün olarak yaratmıştır. Nefsani yaşamın iç dünyasına hâkim olduğu kişiler Psikosomatik hastalıklar (kronik yorgunluklar, halsizlikler, mide-bağırsak ülserleri, spastik kolon, tansiyon vb.), kaygı-korku-stres bozuklukları gibi rahatsızlıklar oluşabilmektedir. Sufi hayatın amacı olan, ruhu ibadet ile geliştirme hayata geçirilirse; sıkıntı ve dertler birer zevk olmakta ve bunlar, sabır ile hak yolda ilerleme kriteri varsayılmaktadır. Huzur ve mutluluğu dışarda değil (başkasının mal, mülk ve mutluluğunda) kendi içinde aramaktadır. Böylece hayat ve olaylar hakkında pozitif düşünme hâkim kılınır ve suizan, gıybet ve kötü söz ve davranışlara müsaade edilmez. İnsanın başkasına yaptığı kötülükler, iç dünyasını ve psikolojisini rahatsız eder. Başkalarına yapılan kötülükler bir şekilde sahibinin psikolojisini etkiler ve onu huzursuz eder. Mutlu olmak isteyen insan başkalarının âhını almamalıdır. Kendi bütünlüğünü korumak isteyen başkalarına zarar vermemelidir.

İşte bu Tasavvuf yolu; asırlar boyunca Psikanaliz yaparak ruhlara şifa olmuştur. Bunu; nefsanî yapıyı kır, düzelt, ruhunu ibadet ile besle telkinleriyle yapmıştır. Nefis; Allah rızası için, kendisine ağır gelen işleri yapmak ve çeşitli mahrumiyetlerle (oruç, çile, vb.) ezilir ve terbiye edilir. Ruh ise, Zikirle nurlanır ve feyizyâb olur.

İnsanın inanç gibi müthiş bir hazinesi mevcut ve içinde büyük bir âlem yatıyor. Nefis, İslam ve Tasavvuf olmadan anlaşılmaz. İlim, kendini bilmektir ve kendini bilen Rabbini bilir. Kişi, dış etmenlerden (Medya, internet, kötü çevre vb.)  sürekli zehir almaktadır. Bu zehir uzun vadede insanın ruhi ve bedeni dengesini bozabilmektedir. Bu olumsuz etkilerin panzehiri : “İslam’ı özümseyip, gerçek manada yaşamaktır.”

“Açın gözünüzü! Allah’ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.”(Yunus sûresi, 62)

  DR.Zafer Tortum.

Tüm YAZILI SOHBETLER